zorunlu başlık

yau bütün ekip blokuna bişiler karalamış, kendi kafalarınca yazıp çizmişler, eh bende geri kalır mıyım?! görüldüğü üzre!

bir cumartesi sabahı, kuşlar böcekler bikbikler..

derken 1hafta önce c.bostanda yastık savaşı etkinliği ilişti kulağıma tabii ki pek siklemedim.
gel gör ki kuzeni ikna etme cabalarım başarızlıkla sonuçlandı. ama darılmak gücenmek yok. Marcos ne güne duruyor...

telefon geldi..
dada dadan!
önce telefonu açmakta çekindim, çünkü arayan kişi celladım ex-aşkım Melis idi.

-kimsin?
-benim bebeyim, ne çabuk unuttun beni (sitemlere gel)
-haa ben de derya sandıydım, neyse. yastık savaşında mısınız?
-aa nereden bildin?
-yoksa yanında marcos mu var?
-marcos koş! -dış ses-(ne var yarram) helin diye kahin bi karıyı aramışız!
-tamam geliyorum...

ve saat 7 sularında bi el hareketi ile minibüsü durdurdum lan ne garip. yekten yekten gidiyorum mekana.
e bu marco ibnesi durur mu?!
durmaz tabi.
arayıp tacız etmeye başladı. saçma şey seni. minibüste karşılık veremeyeceğimi düşünmüş olmalı ki küfürlerle dolu aşkını itiraf etti. tebrik ederim kendisini çok iyi düşünmüş..


(bi de ersoy beyin arkadaşını gördüm sahil yolunda onu da not ediyorum buraya.)

nihayetinde kırmızı halıya ayak bastık, ve ilerledik. şayet Marcos alkolu mideye zulalamış bir vaziyette etrafa gülücükler atıyordu (görmedik sanma ibne)

çok güzel oturup eğlenirken yine bir olayın içindeydik maalesef. aksiyon dolu dakikalar geçirdik. heveslenme! seni iyi tanımıyorum anlatamam olanları..

Palink, Marcos ve bendeniz namı diğer healen her buluşmamızda olduğu gibi yine tanımadığımız insanların arasına kaynayıverdik.

bi ara acayip sıkılmış olmalıyım ki kordona inip yastıkları yakan gençlere takılıp nevruzu kutlar gibi ateşten atladık.. işte böyle zırvalıklar.

Marcos yanımızdaki kızlardan birinin bisikletini aldı, almadı aslında kız verdi. nedenini sorma çok uzun. bi de yarın gelir alırsın dedi kıza (kız dediğime bakma, taştı mübarek) özet geçiyorum ibneler!

neyse işte eve vardığımızda yanımızda iki tane 17-18 yaşında çıtır ama bi o kadar geri zekalı çocuklar vardı. Marcos da bu arada bisikletle geliyor idi. (bisikleti caddede akbankın oraya bırakmış ilgililere duyrulur)

2 tane fabrikası olan çocuğa buradan sesleniyorum! hey dostum! ''sesin sokakta gördüğün kadar kız siktim ben. bırak bu işleri, sen bu gidişle eline mahkumsun''

caps veresim geldi dur az. sonradan edit: ahanda verdim mına koyayım

bi ara Palink sigara komasına girdiği için bu göt oğlanıyla göztepe benzinciye kadar yürümek zorunda kaldık. saat olmuş 4!

bu amına koduğumun burjuvası napsa beyenirsiniz?

kokoreçsinin yanında duran 4 tane iri yarraklı abiye rağmen, kendi çabında uzanmış yatan sokak köpeğine ''GÖTLEK'' dedi.

ben susar myım? susmam tabi.. o abiler öyle bi baktı ki, tren sokağında sikeceklerdi bizi emindim. o göt korkusuna benden 3 adım ilerde yürüyen şahısı durdurum yanıma gelmesini söyledim.

(kokoreççi ve iri yapılı abilerin önündeyim)

suratına bakıp, köpekten özür dilemesini istedim; ablasının sözümü dinleyerek doğru olanı yaptı. ve ben o adamların gözünde şahanee bir varlık nasıl desem tapılası bir insan oldum. akabinde kokoreç tezgahını bana hediye ettiler. ve günü kurtardım!

saygılar, sevgiler.. cümleten hayırlı günaydınlar.

Hiç yorum yok: